Akşener: Kayıp bakan Nemo’nun nerede olduğunu bilen var mı?
DÜZGÜN Partisi Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin kümelenme toplantısında konuşuyor.
Akşener’in konuşmasından satır başları şöyle:
“Bugün ne yazık ki insanımızın vicdansızca yoksullaştırıldığı, kutuplaştırıldığı canavarca bir dönemden geçiyoruz. Türk milleti olarak uçarı ve beceriksiz bir iktidar içinde önemli bir sınavdan geçiyoruz. Kritik bir tercihimiz var. Türk siyasetinde eşi benzeri olmayan bu dönemi sonlandırmak için Cumhuriyetimiz ve demokrasimiz koşulsuzdur Garanti için atmamız gereken hayati bir adım var.
1,5 ay sonra tarihi bir karar alacağız. Ya milletin hakimiyetini kuracağız ya da sarayın gölgesinde yok olacağız. Ya Cumhuriyetin yeni yüzyılını müjdeleyeceğiz ya da canavarca bir sistemin devamına boyun eğeceğiz. 45 gün sonra milletimizin en doğru kararı vereceğinden şüphem yok. Büyük öngörüsünü dünyaya gösterecek. Onu unutanlara, yok sayanlara iradesinin gücünü hatırlatacaktır.
Milletimizin önündeki tarihi seçimin arifesinde, Türkiye’nin geleceği için vaat edilen seçenekler açıkça görülmektedir. Bir yanda kadına yönelik şiddeti, tacizi, tecavüzü ve ölümü görenler var; Bir yanda kadın ve çocukların haklarını genişletmek isteyenler var. Bir yanda Cumhuriyet değerlerinden küsenler; Bir de her 10 Kasım’da üzülenler var. Bir yanda ekonomiden eğitime her alanda ülkemizi hızla krizlere sokan beceriksizlik abideleri var; Öte yandan, krizleri çözmeyi hedefleyen nitelikli ekipler de var. Bir yanda Sinan Ateş’in katillerine göz yumanlar var; Diğer tarafta ise katillerinin hesabını bir bir verecek olanlar var. Bir yanda gücünü rant çetelerinden ve mafyadan alanlar; Öte yandan gücünü milletin kutsal iradesinden alanlar da var.
HODRİ MEYDANI BAKANLARI İSTİFA ETTİ: Bu kadar net ve net bir tablo karşısında milletin kararının ne olacağını gören iktidarın başı ve arkadaşları paniğe kapılırlar. Dün Millet İttifakı’na bakanlık dağıtmakla uğraşanlar, bugün bakanlarını milletvekili yapmanın mücadelesini veriyor. Bu bakanlar devletin gücüyle seçime girip buna ‘adil seçim’ mi diyecekler? Bu tür ilkesiz davranışları kabul etmiyoruz. Kabine üyeleri, aydınlanma ile milletvekili adayı olmaya karar verdiğine göre, meydan okumalı ve istifa etmelidir. Adaylar milletin iradesine teslim olacaksa, o zaman devletin zırhını çıkarıp böyle aday olurlar. Ama yapamazlar, vazgeçemezler.
KAYIP BAKAN NEMO NEREDE?: Nebati bir bakan vardı, ona ne oldu? O ışıltılı gözleri gören var mı? Ekonomi çökmüş, esnaf kan ağlarken kayıp bakan Nemo’nun nerede olduğunu bilen var mı? Sayın Erdoğan’dan bir basın açıklaması geldiğinde birdenbire ortaya çıkıyor.
7500 LİRA EMEKLİ MAAŞI VERMEK HAKARETTİR: Sayın Kriz ve arkadaşlarının yaşadığı paniğin bir başka yansımasını da son dönemde verdiği söz ve eylemlerde görüyoruz. İlk 4,5 yılda yapamadıklarını yapmaya başladılar. Sadece kendileri için çalıştılar, nedense seçime aylar kala milletimizi anmaya başladılar. Seçime 6 ay kala emeklileri, EYT’li kardeşlerimizi, atanamayan öğretmenlerimizi yad ettiler. Geçtiğimiz hafta emeklilere verilecek bayram ikramiyesi ve maaşları belli oldu. Ancak 7500 TL’den fazla kazananların maaşında herhangi bir değişiklik olmayacak. Taban fiyatın 8 bin 506 lira olduğu bir ülkede 7500 lira emekli maaşı vermek hakarettir.
BALEDE YAPILAN TÜM ZORLUKLARIN HESABINI VERECEKSİNİZ: Daha ay ortasından önce eriyen ücretlerle milletimizi açlığa, yoksulluğa ve çaresizliğe mahkûm ettiler. Takipçileri, üç senti boşa harcadığı için dünyaları hareket ettirdi; ama milletimizi utanmadan, geçim derdiyle, borçla baş başa bıraktılar. Kendi eşlerini, arkadaşlarını, akrabalarını canlandırdı; ama ısrarla bu milletin evlatlarını yok saydılar. Şimdi hesap zamanı Sayın Erdoğan. 14 Mayıs akşamı milletimizin gür sesini iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Görmezden geldiğiniz insanların iradesini karşınızda göreceksiniz. Sebep olduğunuz bütün sıkıntıların hesabını tek tek sandıkta vereceksiniz. Boş ver. 5 yılda yapmadıklarını son 6 aya sığdırmaya çalışarak bu hesaptan kaçamazsın. Milletimizin sizler ve marifet dostlarınız için sakladığı kabarık defter 14 Mayıs’ta açılıyor. 14 Mayıs’ta milletimizin şaşmaz terazisi sizi tartacak. O sandık gelecek ve 14 Mayıs’ta hak bulunacak. Hazır ol, çok uzun değil.
AK PARTİ YOL TEMEL TÖRENİNİ GETİRİN: Geçen hafta, bu gücün gerçek yüzünü çarpıcı bir şekilde ortaya koyan çok acı bir örneği daha yaşadık. Ülkemizin adına bir kez daha üzüldük; İktidarın adından bir kez daha utanıyoruz. Artık her şeyiyle şova dönüşmüş bir güç; günü kurtarmaktan başka amacı olmayan bir hükümet; ucuz, utanmaz ve ahlaksız bir yönetim anlayışı; İçler acısı duruma şahit olduk. Evet, o geçersiz temel atma töreninden bahsediyorum. Yıllarca büyük konuşmak; Şişirilmiş, balon gibi ciyaklayan, ‘temel atma törenlerine katılmam, biten işi açarım’ diyecek kadar ibretlik belgeden bahsediyorum. Bu olağanüstü derecede parlak ama cüretkar arkadaşlar; Boş yere beton döküp ‘Hastane temeli atıyoruz’ diyerek Türkiye’ye vermeye çalıştılar. Evet, doğru duydunuz. Boş olan yere demir kafes koymuşlar. Görürseniz bir çocuk havuzu kadardır. Üstüne de mikserden beton döktüler. Saray medyasının köpürttüğü kadar manzarayı alıp servis ettiler. İşte AK Parti prosedürü, temel atma töreni. Gülüyor musun ağlıyor musun? Bu saçmalığı görüyor musun? Sözlerin yetmediği şu bilinçsizliğe bir göz atabilir misiniz? Hakikaten bu hükümetin bütün işleri, tıpkı bu uydurma temel atma töreni gibi… Hiçbir şey umurlarında değil. Yüzleri kızarmaz, utanmazlar. Açıkça konuştuklarında hiç gücenmezler. Masallara, masallara sığınmadan tek bir cümle bile kuramazlar. Malesef malesef…
21 YILDIR NEREDEYDİNİZ?: Şimdi çıktılar; ‘Bir yıl içinde bütün depremzedelerin evlerini teslim edeceğiz’ diyorlar. Arkadaş bir yılda yapılabilseydi 21 yıldır neredeydin? Sadece kamu kurumlarından bir günde 90 milyar lira tahsil edilebildiğine göre; 21 yıldır neden toplamadınız? 21 yıldır ‘Deprem geliyor’ diye bağıran bilim adamlarımızı neden dinlemediniz? 21 yıldır topladığınız beyin sarsıntısı vergilerini neden çarçur ettiniz? ‘Bir yılda 650 bin konut yapacağız’ diyen bir iktidar, 21 yıldır bunu neden yapamadığını milletimize açıklamak zorundadır. Bu kadar kolay. Önümüzde çok büyük bir Marmara Depremi riski var. Yılda 650 bin konut yapıyorsanız; İstanbul, Yalova, Tekirdağ ve Kocaeli’de olası bir depremde yıkılacağı kesin olan binlerce bina var. Bu binaları yenilemek için neyi bekliyorsunuz? Depremde yıkılıp yıkılmalarını mı bekliyorsunuz? Binlerce insanımızın yeniden mezar olmasını mı bekliyorsunuz? Şehirlerimizi depreme hazırlamak öyle zor bir iş değil. 21 yıldır hiçbir şey yapmayan bu beceriksiz güçtür. Tamamen; Ekrem Başkan’ın işi ortada… İnşallah 14 Mayıs’tan sonra bunun ne kadar kolay olduğunu tüm Türkiye’ye göstereceğiz. 14 Mayıs’tan sonra artık kimse mezarı olacak evlerde oturamayacak. Kimseyi geride bırakmayacağız. Kimseyi bilerek ölüme terk etmeyeceğiz. Üstelik uydurma temeller atarak değil…
BAY. ERDOĞAN KENDİNİZE GELİN, AĞZINIZDAN GELENİ DUYUN: Elbette bu küfürlere şaşırmıyoruz. Çünkü biliyoruz ki; seçimi kazanmak için her şeyi mübah görenler; gerçekleri çarpıtırken hiçbir ahlaki sorumluluk taşımazlar. Olmayan vakıfların önünde tartıştıklarında utanmazlar. Övünmekle, iftira atmakla, aşağılamakla zerre kadar uğraşmazlar. 21 yıllık AK Parti iktidarı döneminde bu durumun sayısız örneğine millet olarak şahit olduk. Gerçekten mi; Sayın Erdoğan’ın Hatay ziyaretindeki tek rezalet sadece temel atma töreni değildi… Önce kürsüye çıktı ve dedi ki; ‘Bunun CE-HA-PE olduğunu söylemedik. ‘Bunlar da bizim vatandaşlarımız’ dedik. Yaaa… ‘Bunlar da’ vatandaş… Şu terbiyesizliğe bir bakar mısınız? Şu saçmalığa bir bakar mısınız? Şu bilinçaltına bir bakabilir misiniz? Latife gibi ama gerçek… Üstelik; işine gelince ‘ben millet adamıyım’ diye ortalıkta dolaşan bu insan; Bu sözleri depremzedelerimize söyledi. Bu sözleri yaslı annelere, babalara ve çocuklara söyledi. O da bir Cumhurbaşkanı olarak şu sözleri söyledi… Kendine gel Sayın Erdoğan, kendine gel. Ağzından çıkanı kulakların duysun. 85 milyonun hepsinden siz sorumlusunuz. 45 gününüz kalmasına rağmen hala bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsunuz. Ayıptır, günahtır.
SİZ BU ÜLKEYİ YÖNETİCEĞİNİ Mİ SANIYORSUNUZ? : Bir de bu kabalıktan sonra çıkmışsın, sanki devletin ne olduğu hakkında en ufak bir fikrin varmış gibi, devletin ahlakıyla bizi kırmaya çalışıyorsun… Önce sen git aynaya bak Erdoğan Bey. Bu ülkeyi yönettiğini mi sanıyorsun? Size söyleyeyim: ülkeyi siz yönetmiyorsunuz; ihaleyi siz yönetin, kirayı siz yönetin, algıyı siz yönetin. Ama devleti yönetemezsiniz. ‘Seçilmiş Cumhurbaşkanı benim’ diyerek hava atıyorsunuz; ama sen Başkan gibi bile davranamıyorsun. Aşiret ülkesi değil diyorsun ama aşiret reisinin yetkileriyle devlet yönetmeye çalışıyorsun. Nedir? Devlet böyle yönetilmedi. Nedir? Belediye Başkanlarının Başkan Yardımcısı olması yanlıştır. Nedir? Bu devlet bir aşiret devleti değildi… Öyle mi Sayın Erdoğan? Hayır, neden bu kadar kırgınsın? Neden bu kadar korkuyorsun? Neden bu kadar tereddütlüsün? Günaydın! Temelde size yıllardır aynı şeyi söylüyoruz. Evet bu doğrudur; Bu devlet elbette bir kabile devleti değildir. Ama mesela; Türkiye Cumhuriyeti sizin aşiret devleti standartlarınıza tabi değildir. Örneğin; Türkiye Cumhuriyeti; Ekonomide, hukukta, eğitimde keyfiliğe ve sıradanlığa da yakışmaz. Örneğin; Türkiye Cumhuriyeti; Kiracı arkadaşlarının sağlığından endişe ettiği kadar milletinin kesesine üzülmeyenler de kınanmaz. ez cümle; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne size, ucube sisteme, ne de ‘kadro’ diye hava atmaya çalıştığınız beceriksiz aşiretinize mecbur değildir. Bu yüzden geliyoruz. Dertlerinizi yıkamaya geliyoruz. İftiraları bozmaya geliyoruz. Saçmalık, geri dönüyoruz.” (HABER MERKEZİ)